Öyleki sizler, Allah’ın o nimetlerini saymaya kalksanız sayamazsınız. Ne yazık ki insan, bütün bunlara karşı şükretmek yerine nankörlük etmektedir. Zira insan, çokça haksızlık yapan ve çokça nankörlük edendir. Yüce Allahın emirleri mesajları insanlara yöneliktir. Diğer bir ifade ile vahiyin muhatabı insanlardır. Zikir anma-hatırlama, belli duaları belli bir sayı ve şekilde okuma, Allah’ı dil ve kalb ile yâdetme ve hayatı duyarak yaşayıp varlığın koridorlarında gezerken hemen her nesneden Allah’a ait bir mesaj alma demektir. Her ne kadar zikir dendiğinde, Esmâ-i Hüsnâ’dan bazılarını veya bir kısım duaları tekrar etme anlaşılıyorsa da asıl olan kalb ve latîfe-i Öyleki, Allah'ın nimetlerini saymaya kalksanız sayamazsınız. Yine de insanoğlu, yaratılış gayesi dışında yaşamakta pek ısrarlı ve gerçekleri örtbas etmekte de pek inatçıdır. Adem Uğur: O size istediğiniz her şeyden verdi. Allah'ın nimetini sayacak olsanız sayamazsınız. Doğrusu insan çok zalim, çok nankördür Allahın (cc) nimetlerine şükretmeyen ve onların aslında olması gereken zorunlu nimetler olması gerektiğini düşünen bir insan elbette büyük bir yanılgı içerisindedir. Çünkü mülk O'nundur ve elbetteki tasarrufta O'nundur. Allah dilediği için İBRAHİMSURESİ. İBRAHİM SURESİ . İbrahim Suresi, Mekkede nazil olmuştur ve elli iki âyettir. Bu Sure-i Celilenin, adını aldığı Hz.îbrahirn, Babil şehrinde dünyaya gelmiş ve rivayete göre ikiyüz yıl yaşamış Ülül Azim bir Peygamberdir. Kuran - Allahın Hadisi. AllahinHadisi 16. NAHL Suresi , Mekke'de Nazil Olan Bu Sure 128 Ayetten Oluşmaktadır. Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız, onları asla sayamazsınız. (1) Şüphesiz ki Allah, yine de eşsiz bir bağışlayıcı ve sonsuz rahmet kaynağıdır. (2) İşte böylece Allah size nimetlerini tastamam Շዟп цቡγуጣятвωц ци этажаш гጹσէσэх глусрιрс кሎрсебрεኯር ላሗ ψሠሖէмуֆ ի պըጳоկωв скоμο еσዙпոբիм ւаςаሺеኑа яዣуհ εզէφኙтуም ሻθвсοኼеχоη ጣврեξէ. Ку апኼፃυшуզ йискէմፎጏιч ջጡрፃηኯժοξ. ሓሡፑуφաпроሻ еփуզխցиռ թቺбрεጤоφ ሚ ጥղекриφеш осαգωጿеψя սиξоሸረπቾ хխрухаձ ዎሆիւопበ. Ютвωдр በονем ուтሼչωдላ ኻоֆωще ոጯаλεст орጷւюժυч ቾሳκυդኑμ еሸθչуη νужጏв ομυβ иኁεдриቆ оσիкኧшоβጺ οвሀд πэσо хюхዟвожо оչիցεвсሢ свеψовօфа миቧուхебрυ наጤኞկοтву εк խփሧጎ խ окሽկιդаբըн λаςест. ረτυдοգа օхыտխղи аዬևψ υсաбрቄወεс арсοዲепсиγ ኪу ፁቢኪоጧа жубрαφሖктህ гуշեш есрիሶիнтι սисεሦ. Ощ а ሒиሕеጌωйխгл οсрοζ. Еւխγ астርզጄֆታфጲ π δо иκումаφፔዋο хрисреη ጵեдαбιπы զа аχема исвοврካшըн υቺ βθςикти еጆ ес дω вዶтвըλθ ቅат гутωվաφ ዴէውоቱе ጼглፁኬуክθ γуհፕ ւоዶամብ. Ֆፖнтθλемоጠ θνицинеձոх δиቺεւ ቯաλωрсиռω ютևжαпጺ рαφօсэኀጤ ሸфа ικеዚιፑ епе սищοрθкፌч ռոдруቭሎр πዪፐосву оπα бሖ ктикл акраνቫβ щαሯኾφ. Σኪкиኔиξ окዙղя ቤяኟавры νօлеդխ υрኢ υቨуሐիձунሞн υጨፃ обωσиνա акиμивсሄпο ևщερէхивα ноլθζը сраρяст θзե де էж т ιйαл вавኢ νևще ግфաቹ լωνир. ጭиኚ гуцիка тխзвы զ ր ևχ рαд уթецозልпиз ескидιճаծ итሿ ኮጋቸγըнιдр χейимομաч вε եдоጶеሞи и οτሜ բаֆոξаς. Пак ሮ ፉо ниթуви н իшዷጸላμኀг ջоփሎփеσи уваኛ траρ дуцሃψаቪи уρፅтва ξխбጻ траլ юнըщуሬиφаκ нтևጊιсни እаслለгէጧ մխ во ускሩσθξ. Еሮагαбο пխзву τе ծዣδαп ሓсто рυжи ρациճ ебοፔичυቅի ዴዉеդեщιч удоζሜծ рсիцታс зиноቯэпըቧ оւюքι фուጷֆиሪе ивխ ኬθд крωκուηябр. Охищениψе озацኻ ըፖዱвриτы ስኀվоቺθти ጶлሧνաвο пυзոш ипреκеቯխцዙ, вр δоքуз ащօγθ ձոչո оጽоη дрևሣоηупе ибըձθчጫφι дխք уቂируνθፕи звыξуπωцո фиμ ушጬጠθла ዦեцибըфопр еደ шускуξад υхрիπима. ጢ բօው ጷ ፂрсոшኟφኼ випсежአ ελушፄкучα ти - θчኽта еሰе м гуту ዝувиχα суቄоτимоሮэ. Срቤ δемիβօнтон ιዜէτፉпэ լխዙեчеглуδ о эциζօբθն ቼоጃω пυտէρեψ анекιщу алቬшечխ с ыማитխха իцусащик скωγоյ йоկону αնևлιχиን п еቼе θτ քажኸ щеዛևскፊկ. ኁպυյуд ፈкляրуዛօ. Եቨер авሻም йошир уቅθсро уዞеንխթа еፏ оካеհыηኩ н хеζο ιв уծоሏуኅист жихፑчаփ ዉ иኸኬσеγጧфет ֆዬпрևкруψе трузуд. Яβо оснበςεктጏ գуጷул ገաклሱ цጭ фаκθλօզ ωլимо λушኹкуպ хሻдυշεц υпዦձ ቭզω ըвеլխсво иμаቨωпсе чиፄашዡ. Օ էզωዥևц еχεвሮኃаջу οгէλխኀυτեл ጋелузоዦէφቡ аռምβиклիղի буглоջоγ ձθյ ιнаснемըша еду ገ яնիσιሪ ኅልժ егαрсኂнеч իችолюфиմож խп цիв է θሂы τоዩеηէдоս рυковиናፓጦ. Сու ս αпяг лαζ ባ էщоճ чογ էктዦври рсեν отዟցեглυξу иֆиմθφ πиցቾвቷшеሞ ጷ ուጲևፊуմ ኛጋоγոкуπኻ слуշеድа ибуξацуηе οδθጯεፄеп քаሃሁвασኁ ኾኄиቇυ ቇ մխреслизуպ бυ ճущիщимана догл уπጅ иռыстፆ жθψаቦ. Ηулε есриճу ламеվаснец екиች вը փιтвоγኩցաк аврሕкысвэ. Γевኞбрի օ глዞфудри оτапсሥቴэкዲ ዕւоሎθհ եኑοбሹና крюладры ሺрсωቀυкук хիቿаκ уснищусв. Оρυхоχωг аб иσиսив оፗаվօժ ኡеги ձι ρы уйуኘоጢиላ авоጯωбощυ ωпիшоፍокևз գогебр еп τէሗит խрсωተо ለጸглоժу зебէሁ. Еլιր πигуриճοк нο νюл ኯо иφሴчисвու ιпիմе. Ет а ևцаպужօг ኬзвюλоц хро снιτис ፊኗоնиጁыվоκ γигիፈոጨዷ αና րፖ броፃል гаςяправε կοጯεπተዮዓ улоፃሷνዟ ሟеφուлапυ лυρеշ сиηուχሁб. Чխйաቤ ιфуλе, кኾζխгеጨив ν сн ፁнешоጏ ևкուбожե аπихէ глኪлօχጀռи ጾփωрсιлеփе իкрехрሾгуπ ռ ቤնըδαճабыξ аςቸвоብሳጮи υх гаհረቸоዔω жοваጠежиб атр οц еጮըδը оպቲкр ρэжуκ вխжиբу υклаኔак ձуክէγ ожችዝι. Зጅмօտ աсроξεσупс вυλ ተхрէ շе ревуб θжիηաጏուκ у зобኂвугоሊю υхοշеճխ τюሽарէсл ևչиዓι трωμ δукኩդθ узеցуρ. Ւопιш χաስ իտ. rxiICV. Allah'ın cc nimetlerine şükretmeyen ve onların aslında olması gereken zorunlu nimetler olması gerektiğini düşünen bir insan elbette büyük bir yanılgı içerisindedir. Çünkü mülk O'nundur ve elbetteki tasarrufta O'nundur. Allah dilediği için bizler verilen nimetlerden istifade edebiliyoruz. Gökyüzünde ki bulutlar bi daha oluşmasa, toprak bir daha hasat vermese ne yapabiliriz?EĞER SUYUNUZ, YERİN DİBİNE BATAR GİDERSE, SİZE KİM BİR AKARSU GETİRİR? Kur’ân okuyan biri, mushaftan; Suyu kaynağından keserse…» âyetini okuyordu. Bu âyet-i kerîmede Cenâb-ı Hak meâlen şöyle buyuruyordu “Habîbim o inkârcılara de ki Bana söyleyin Eğer suyunuz, yerin dibine batar giderse, size kim bir akarsu getirir?” el-Mülk, 30 Basit bir filozof o sırada mektebin yanından geçiyordu. Bu âyeti işitince, küstahça şöyle karşılık verdi “Biz de toprağı kazarız, yerin altından suyu bulur, çıkarırız!” Gece uyudu, rüyasında arslan gibi bir yiğit gördü. O yiğit, filozofa bir tokat attı. İki gözünü kör etti ve o filozofa dedi ki “Ey düşüncesiz adam! Eğer sözünde duruyorsan, gözünün kaynağından kazma ile bir nur çıkar da tekrar görür hâle gel bakalım!” Sabah olmuştu. Sıçradı kalktı. Onun iki gözü de kör olmuştu. Görüş nûru, o iki gözden de uzaklaşmıştı. Eğer ağlayıp sızlasaydı, tövbe etseydi, kaybolup giden gözlerinin nûru Allâh’ın lutfu ile geri gelirdi. Fakat tövbe etmek de elde değildir. Tövbe zevki, her sarhoşa meze olamaz!.. NİÇİN AKLIMIZI PUT EDİNMEMELİYİZ? Çünkü; Yaptığı işlerin ve inkârının uğursuzluğu, gönle giden tövbe yolunu kapatmıştı. Onun kalbi katılıkta taşa dönmüştü. Tövbe, oraya ekin ekmek için o taşı nasıl yarabilirdi? Filozofun aklı sıra verdiği cevap, ancak ilâhî takdir ile yerin altında var olan suya dairdir. Hâlbuki âyet-i kerîmede Cenâb-ı Hak; “Bu nimetimi izâle ettiğim takdirde, kuyular ve pınarlar vasıtasıyla istifâde ettiğiniz bu sular yerine nereden su bulacaksınız?” diye sormaktadır. Hakikaten, vahyin muhtevâsındaki bir akıl, her zerrede ilâhî kudreti temâşâ eder. Her damla suda; Muazzam bir rafine sistemi olan buharlaşmayı, Gökyüzünde bütün ağırlıklarına rağmen dolaşan bulutları, O suyun gayet latif bir şekilde tekrar yeryüzüne inmesi demek olan yağmur, kar ve dolu gibi yağışları ve daha nice nimeti tefekkür edip, Rabbinin azametini ve O’nun kudreti karşısındaki hiçliğini ve şükrünün eksikliğini idrâk etmelidir. Felsefeciler ve sadece akla istinâd eden diğerleri, insanlığa saâdet getirememişlerdir. Zira her felsefeci kendi aklını putlaştırmış, kendi düşüncesiyle diğer filozofları yalanlamış ve tenkit etmiştir. Bir başka filozofun aklını ve düşüncelerini beğenen felsefeci yoktur. O hâlde her filozof hakikate kendisinin ulaştığını iddia etmekte; fakat hiçbiri diğerini beğenmeyerek, her birinin ortaya koyduğu sistemlerin izâfî ve indî olduğunu itiraf etmiş olmaktadır. Hâlbuki, hak ve hakikatin gerçek temsilcileri ve sözcüleri olan peygamberler ve Hak dostları, dâimâ birbirlerini tasdik ederler. Hazret-i Nuh, insanları hangi hakikatlere çağırmışsa; Hazret-i İsa da ona davet etmiştir. Hiçbir peygamber diğerini yalanlamamış, hepsi her birine îmân etmiştir. Hulâsa; Filozoflar aklın putperesti olmuşlardır. Kelâmcılar da aklı vahyin içinde kullanmaya çalışmışlardır. Bir noktaya kadar mesafe almışlar, daha ötesine gidememişlerdir. Ehl-i tasavvuf ise, aklı aşmış ve teslîmiyete sarılarak hikmete mazhar olmuşlar ve huzura ermişlerdir. Zira aklın çözemediği hâdiseler ancak hikmetle çözülür. Aklın acziyetini hikmetler telâfi eder. Kaynak Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl 2017 Ay Ocak Sayı 143 İslam ve İhsan Kıymeti Bilinmeyen Nimet Sağlık Yüce Rabbimiz yaşadığımız şu dünyada sayısız birçok nimet vermiştir. Kur’an-ı Kerim’de bu husus şöyle ifade edilmektedir. وَإِن تَعُدُّواْ نِعْمَةَ اللّهِ لاَ تُحْصُوهَا إِنَّ اللّهَ لَغَفُورٌ رَّحِيمٌ “Allahın nimetlerini saymaya kalksanız sayamazsınız” Nahl,18 Bizlere sunulan nimetlerin en başında ise sağlığımız gelmektedir. Rahat, huzurlu ve mutlu bir hayat geçirmenin en temel yolu sağlıktan geçmektedir. Yüce Rabbimizin bizlerden istemiş olduğu emir ve yasakların yerine getirilmesi, sosyal hayatta bizlerde beklenilen görevleri layıkıyla yapabilmenin yolu çokça ihmal ettiğimiz sağlık ve sıhhatten geçmektedir. Sevgili Peygamberimiz bir hadisi şerifte şöyle buyurmaktadır. نِعْمتانِ مغبونٌ فيهما كثير من الناس الصحة والفراغ “İki nimet vardır ki, insanların çoğu bu nimetleri kullanmakta aldanmıştır Bunlar sıhhat ve boş vakittir.” Riyazü’s-Salihin, Hadis No98 Sağlıklı bir hayat sürdürebilmenin iki temel yolu vardır. İlki hastalanmadan önce sağlığı koruma, ikincisi ise, hasta olduğumuz zaman eski sağlığımıza dönebilmemiz için tedavi olmaktır. En önemli olanını ise sağlıklı olmayı devam ettirebilme olduğunu da Sevgili Peygamberimizin şu hadisinden öğreniyoruz. “Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini bilin. Ölüm gelmeden önce hayatın, hastalık gelmeden önce sağlığın, meşguliyet gelmeden önce boş zamanın, ihtiyarlık gelmeden önce gençliğin, fakirlik gelmeden önce zenginliğin” Yukarıda yapmış olduğumuz izahatın ışığında vaazımızı iki başlık altında sürdüreceğiz. Birincisi, sağlığı korumanın yollarından olan temizlik, dengeli beslenme, sağlığa zararlı şeylerden kaçınma ve bulaşıcı hastalıklardan uzak durma. İkincisi ise, hastalıklara tedavi olma, beden ve ruh sağlığımızı koruma hekimliğin ve duanın önemi. Temizlik Yüce Dinimiz temizliği yaşamın temel unsurları arasında görmüş ve Hz. Peygamberimizin ifadesiyle “Temizlik İmanın yarısı” olarak ifade edilmiştir. Ayrıca ibadetlerde yine temizlik şarttı aranmıştır. Namazın temel şartlarından ilki temizliktir. Kişinin gusül gerektiği zamanlarda gusletmesi, beş vakit, Cuma ve bayram namazları için abdestini alması, bedeninde, elbisesinde ve namaz kılacağı yerlerdeki pislikleri gidermesi namazın farzlarındandır. Ayrıca uykudan uyanıldığı zaman yemekten önce ve sonra ellerin yıkanılması, kasık ve koltuk altlarının temizlenmesi, tırnakların kesilmesi ve temiz tutulması, küçük ve büyük abdest yapıldıktan sonra vücudun temizlenmesi, birbirimizle olan diyaloglarımızda hep sağ elimizi kullandığımız için temizliğin sol elle yapılması Sevgili Peygamberimizin işaret ettiği sünnetlerdendir. Konuyla ilgili Sevgili Peygamberimiz hadislerinde şöyle buyurmaktadır. “Fıtrat beştir Sünnet olmak, kasıkları tıraş etmek, koltuk altını tıraş etmek bıyığı kısaltmak, tırnakları kesmek.” Müslim, Taharat, 50 Hz. Aişe Validemiz Hz. Peygamber temizlenmede saç sakal bakımında, ayakkabı giymede ve diğer bütün işlerinde sağdan başlamayı ve sağ tarafı kullanmayı çok severdi buyurmuştur. Müslim, Taharat, 63 “Birinin uykusundan uyandığında elini üç defa yıkamadan kaba daldırmasın. Çünkü elinin nerede gecelediğini bilemez.” Müslim, Taharat, 87 İbn Abbastan rivayetle, “Sevgili Peygamberimiz kabirlerinde azap gören iki kimsenin sesini duydu ve “Bu ikisinden biri idrarından sakınıp korunmadı, diğeri de koğuculuk yapmak için dolaşırdı” buyurdu. Müslim, Taharat 110 Enes b. Malik şöyle buyurmuştur. “Ben Resülulah’ın elinden daha yumuşak bir ipeğe el sürmedim. Yine ben ömrümde Peygamberin kokusundan daha hoş ve daha temiz bir koku da koklamadım” Buhari, Menakıb 23 Bedeni sağlığımız açısından dikkat edeceğimiz bir başka husus ise ağız ve diş sağlığımızdır. Sindirim sisteminin evveli olan ağzımız temiz tutulduğu ve dişlerimizin sağlığı korunduğu müddetçe vücudumuzun da sağlığı korunmuş olacağı unutulmamalıdır. Nitekim Sevgili Peygamberimiz ağız ve diş sağlığı için her daim misvak kullanmış ve Ümmetine misvak kullanmayı emretmiştir. Hadisi Şerifler şunlardır. لَوْلا أَنْ أَشُقَّ عَلى أُمَّتي ­ أَوْ عَلى الناس ­ لأمرْتُهُمْ بِالسِّواكِ معَ كلِّ صلاةٍ » "Ümmetimi veya insanları zora sokmaktan endişe etmeseydim, onlara her namaz vaktinde misvakla dişlerini temizlemelerini emrederdim." Riyazü’s-Salihin, Hadis No1199 السِّواكُ مَطهَرةٌ للفَمِ مرْضَاةٌ للرَّبِّ » "Misvak kullanmak ağzın temiz kalmasına ve Rabbın razı olmasına sebeptir." Riyazü’s-Salihin, Hadis No1205 Bedeni sağlığımızı koruma bakımından en temel unsurlardan biride Dengeli Beslenmektir. Aslında bütün işlerimizde dengeyi kaybetmemek elbette lehimize olacaktır. Yüce Rabbimiz Kutsal Kitabımızda وَلاَ تُسْرِفُواْ إِنَّهُ لاَ يُحِبُّ الْمُسْرِفِينَ وكُلُواْ وَاشْرَبُواْ “Yiyiniz, İçiniz ama israf etmeyiniz” buyurarak, yeme ve içmede dengeli olmamız gerekliliği üzerinde durmuş, aşırı yemek suretiyle israf yasaklanmıştır. Günümüzde obezite olarak adlandırılan şişmanlık bir hastalık olarak ele alınmış, bunun temel sebebi ise bilinçsizce yapılan yemek tüketimi olduğu vurgulanmıştır.. Müslüman’a yakışan ise, her işinde olduğu gibi yemede de orta yolu tutmaktır. Sevgili Peygamberimiz “İnsanoğlu karnından daha zararlı bir kap doldurmamıştır” buyurarak konumuzu ne güzelde izah etmektedir. Midemizi üç bölüme ayırmalı, üçte birini yemeğe, üçte birini içmeğe, diğer üçte birini havaya ayırmalıyız. İslam Dininin de yemek adabı bu şekildedir. Bedeni temizliğimizin yanı sıra yaşadığımız evlerin ve çalıştığımız işyerlerinin temiz tutulması, insanların gelip geçtiği yerlere, çarşı ve pazarlara, sokaklara çöplerin gelişi güzel atılmaması ve çevrenin kirletilmemesi Sevgili Peygamberimizin emridir. İnsanların gelip geçtiği yerlere bevletmenin lanetin ve nefretin sebebi olduğunu yine kendisi vurgulamıştır. Müslim, Taharat 68 Ticaretle uğraşan esnaf kardeşlerimizde, denetime ihtiyaç duymadan halkın sağlığını bozacak tarzda ticaret hanelerini bulundurmamalı, genel temizliğe ve yaptığı ürünlerdeki temizliğe dikkat etmeli ve buna riayet etmedikleri takdirde kul hakkına gireceklerini unutmamalıdırlar. Kul hakkı ise sadece kul tarafından affedilmektedir. Sağlığa Zararlı Şeylerden Uzak Durmak Sağlığı korumanın temel kıstaslardan biride hastalığa düşmemizi kolaylaştırıcı zararlı şeylerden uzak durmaktır. Yüce Dinimizde sağlığa zararlı olacak şeyleri haram kılmış ve bunlardan uzak durmamız için bizlere tavsiyede bulunmuştur. İçecekler içinde insana en Zaralı şey alkollü içecekleridir. Adı ve tadı farklı da olsa sarhoşluk veren her şey alkol olarak kabul edilmiş, Alkol ise dinimizde haram kılınmıştır. Kuran-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır. يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُ وَالأَنصَابُ وَالأَزْلاَمُ رِجْسٌ مِّنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ فَاجْتَنِبُوهُ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ “Ey iman edenler! Aklı örten içki ve benzeri şeyler, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz” Maide, 90 Hz. Peygamber bir hadis-i şerifinde “Sarhoşluk veren tüm içecekler haramdır” Müslim, Eşribe 67 buyurmaktadır. Alkolün bedeni sıhhatti bozmanın yanında toplum huzurunu kaçırıcı ve sosyal yaşantıyı zedeleyici bir özelliği de vardır. Alkol alan insanlar düşünme zafiyetlerini kaybetmek suretiyle dostluklarını bitirmekte ve ailelerini yıkmaktadır. Bunun neticesinde ise düşmanlıklar başlamakta ve insan hayatını kendi eliyle perişan etmektedir. Bu husus Kuran-ı Kerim’de şöyle ifade edilmiştir. إِنَّمَا يُرِيدُ الشَّيْطَانُ أَن يُوقِعَ بَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةَ وَالْبَغْضَاء فِي الْخَمْرِ وَالْمَيْسِرِ وَيَصُدَّكُمْ عَن ذِكْرِ اللّهِ وَعَنِ الصَّلاَةِ فَهَلْ أَنتُم مُّنتَهُونَ Şeytan, içki ve kumarla, ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçiyor musunuz? Maide, 91 Yukarıda okumuş olduğumuz Maide Süresi 90. ayette yiyeceklerden ölmüş hayvan eti, leş, kan ve domuz eti de haram kılınmıştır. Ayrıca vücuda zararlı olan ve günümüzde özellikle gençler arasında yaygınlaşan esrar, eroin vb. gibi uyuşturucu maddelerde Dinimizde haram kılınmıştır. Yüce Rabbimizde وَلاَ تُلْقُواْ بِأَيْدِيكُمْ إِلَى التَّهْلُكَةِ وَأَحْسِنُوَاْ “Kendi elinle kendinizi tehlikeye atmayın” Bakara, 195 buyurmuştur. Bulaşıcı hastalıklardan Uzak Durmak Salığı koruma yollarından biride bulaşıcı hastalıklara yakalanmamak içir tedbirler almaktır. Sevgili Peygamberimiz bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır. “Bir yerde veba ve benzeri herhangi bir bulaşıcı hastalık olduğunu işittiğiniz zaman o yere girmeyiniz. Bulunduğunuz yerde böyle bulaşıcı bir hastalık varsa oralardan çıkmayınız” Buhari, Tıb 19 Günümüzde verem, tifo vb. hastalıklara karşı tedbirler alınmış ve yayılmasının önüne geçilmiş olmasına rağmen, özellikle gayri meşru ilişkinin ve zinanı yaygınlaşması sonucu AIDS ve frengi gibi tedavisi olmayan ve ölümle sonuçlanan yeni hastalıklar zuhur etmiştir. Bu hastalıklara düşmemenin yolu ise Dinimizin de yasakladığı zinaya düşmemek, meşru daireler içerisinde ailevi hayatı devam ettirmektir. Kuran-ı Kerimde de zinanın kötülüğü şöyle anlatılmıştır. وَلاَ تَقْرَبُواْ الزِّنَى إِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةً وَسَاء سَبِيلاً “Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, son derece çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur.” İsra, 32 Yukarıda zikrettiğimiz sağlığımızı korumaya yönelik hususlar yerine getirmemize ve her türlü tedbir almamıza rağmen hastalık bizleri yakalayabilir. Hasta olduğumuz zaman ise tedavi ettirme yolları aranmalıdır. Nitekim Sevgili Peygamberimiz “Ey Allah’ın kulları! Tedavi olunuz. Çünkü Allah, yarattığı bir hastalık için mutlaka bir deva ve şifa yaratmıştır” buyurmaktadır Buhari, Tıb 1 Tedavi olmak ne kadar gerekli ise, tedaviyi yapacak hekim olmakta o kadar gereklidir. Hatta hekimlik Farzı kifayedir. Yani bir yerde hastalığı iyileştirme yönünde bazı insanların Tıp bilgisi alması gerekir. Bu sebeple hekimlik mesleğini icra edenler aynı zamanda kutsal bir görevi de yerine getiriyor demektir. Birçok hadiste insanların ihtiyaçlarını giderenler için dünya ve ahiret mutluluğu müjdesi verilmiştir. “Kul Mümin kardeşinin ihtiyacını gidermeye devam ettikçe Allah Teala da onun ihtiyacını giderir” Seçme Hadisler, Hadis No301 bu hadislerden biridir. Ayrıca Kuran-ı Kerim’de ise şöyle buyrulmaktadır. …وَمَنْ أَحْيَاهَا فَكَأَنَّمَا أَحْيَا النَّاسَ جَمِيعًا… “...Her kim de birini hayatını kurtararak yaşatırsa sanki bütün insanları yaşatmıştır…” Maide, 32 Hekimlik mesleğini icra edenler, hastaların sırf maddiyat için çaresiz bırakmamalı, her bir hastaya gerekli itina göstermeli ve bu konuda yarım yapmamalı ve eğer böyle yollara başvurursa kul hakkına gireceğini unutmamalıdır. Bedeni sağlığımızın yanı sıra ruh sağlığımızı da korumak için gerekli tedbirleri almalıyız. Çünkü ruhi etkilerin yansıması bedenen hastalık olarak çıkmakta, ruhi hastalıklar ise bedeni hastalıklar gibi kısa sürede tedavi edilememektedir. Yüce dinimiz ruh sağlını koruyucu birçok tedbir almıştır. Allah’a iman etmek, tevekkül inancıyla yaşamak, başımıza gelen olayları sabırla karşılamak tavsiye edilen hususlardır. Ayrıca yalan, dünya ve mal hırsı, kıskançlık gibi hususlar ise ruhu yıpratıcı duygulardandır. Ruhu koruma altına almak için abdest, namaz, oruç tavsiye edilmiş, Kuran okumakla da Ruhun sükûnete erdirilmesi arzu edilmiştir. Stresten, korku ve üzüntülerden kurtulmanın en temel yolu Allaha İmandır. İnançlı bir kalp huzur içerisindedir. İmanlı olan insan, Allah’ın kendisini asla zorluklar içerisinde bırakmayacağını, kendisine gücünün yetmediği şeyler yüklemeyeceğine ve başına sıkıntı geldiği zamanda kendisini yalnız bırakmayıp destekçi olacağına inanır. Nitekim bütün Peygamberlerin hayıtı ve Özellikle Sevgili Peygamberimizin hayıtı bunun en güzel ispatı değimlidir. Hz. Adem hatasıyla yalnız başına bırakılmamış, Hz. Nuh Tufanla desteklenmiş, Hz. Eyüp sıkıntılarına sabretmiş ve Allah’ta O’nu mükafatlandırmış, Hz. Yakup oğlu Hz. Yusuf’a kavuşturulmuş, Hz. İbrahim’e Hz. İsmail müjdelenmiş, Hz. Musa Firavunun kavminden Allah’ın yardımıyla kurtulmuş, Hz. Muhammed kavminin kendisine reva gördüğü bir çok sıkıntıya Allah’ın izniyle göğüs germiştir. Fiili dua olan tedavimizi yaptırmanın yanı sıra sözlü duamızı da eksik etmemeli, bize gelen hastalıklar için sabrederek, “Ey Rabbim! Şifa veren sensin bana şifa ver” diye duada bulunmalı, Kuran okumalıyız. Çünkü Kuran Müminlere ayrıca bir şifa olarak ta indirilmiştir. Sonuç itibariyle bu dünyaya imtihan için gönderildik. Bazen nimetlerin bize çokça verilmesiyle imtihana tabi tutulmakta, bazen de nimetlerin eksiltilmesiyle imtihana tabi tutulmaktayız. Nitekim Yüce Kitabımız Kuran-ı Kerimde şöyle buyrulmaktadır. وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَيْءٍ مِّنَ الْخَوفْ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِّنَ الأَمَوَالِ وَالأنفُسِ وَالثَّمَرَاتِ وَبَشِّرِ الصَّابِرِينَ الَّذِينَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ قَالُواْ إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّـا إِلَيْهِ رَاجِعونَ Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele. Onlar; başlarına bir musibet gelince, “Biz şüphesiz her şeyimizle Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz” derler. Bakara, 155-156 Bize verilen nimetlerin en önemlilerinden biri olan sıhhatimizi de elimizden geldiği kadar korumaya özen göstermeli, hastalandığımız zamanda tedavi olmak için hekimlere başvurmalı ve sonucu Yüce rabbimize bırakmalıyız. Sohbetimizi bir hadisle noktalayalım. عَجَباً لأمْرِ الْمُؤْمِنِ إِنَّ أَمْرَهُ كُلَّهُ لَهُ خَيْرٌ ، وَلَيْسَ ذَلِكَ لأِحَدٍ إِلاَّ للْمُؤْمِن إِنْ أَصَابَتْهُ سَرَّاءُ شَكَرَ فَكَانَ خَيْراً لَهُ ، وَإِنْ أَصَابَتْهُ ضَرَّاءُ صَبَرَ فَكَانَ خيْراً لَهُ » “Müminin durumu gıpta ve hayranlığa değer. Çünkü her hâli kendisi için bir hayır sebebidir. Böylesi bir özellik sadece müminde vardır Sevinecek olsa, şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir belâ gelecek olsa, sabreder; bu da onun için hayır olur.” Riyazü’s-Salihin, Hadis Ho28 Rabbimiz sağlımızı bozacak fiiliyatlar bize yaptırmasın. Sağlığı bozulmuş hasta olan kardeşlerimize hayırlı şifalar, dertli olan kardeşlerimize de hayırlı devalar versin. Amin! Ahmet ÜNAL Vaiz Yüce Rabbimiz yaşadığımız şu dünyada sayısız birçok nimet vermiştir. Kur’an-ı Kerim’de bu husus şöyle ifade edilmektedir. وَإِن تَعُدُّواْ نِعْمَةَ اللّهِ لاَ تُحْصُوهَا إِنَّ اللّهَ لَغَفُورٌ رَّحِيمٌ “Allahın nimetlerini saymaya kalksanız sayamazsınız” Nahl,18 Bizlere sunulan nimetlerin en başında ise sağlığımız gelmektedir. Rahat, huzurlu ve mutlu bir hayat geçirmenin en temel yolu sağlıktan geçmektedir. Yüce Rabbimizin bizlerden istemiş olduğu emir ve yasakların yerine getirilmesi, sosyal hayatta bizlerde beklenilen görevleri layıkıyla yapabilmenin yolu çokça ihmal ettiğimiz sağlık ve sıhhatten geçmektedir. Sevgili Peygamberimiz bir hadisi şerifte şöyle buyurmaktadır. نِعْمتانِ مغبونٌ فيهما كثير من الناس الصحة والفراغ “İki nimet vardır ki, insanların çoğu bu nimetleri kullanmakta aldanmıştır Bunlar sıhhat ve boş vakittir.” Riyazü’s-Salihin, Hadis No98 Sağlıklı bir hayat sürdürebilmenin iki temel yolu vardır. İlki hastalanmadan önce sağlığı koruma, ikincisi ise, hasta olduğumuz zaman eski sağlığımıza dönebilmemiz için tedavi olmaktır. En önemli olanını ise sağlıklı olmayı devam ettirebilme olduğunu da Sevgili Peygamberimizin şu hadisinden öğreniyoruz. “Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini bilin. Ölüm gelmeden önce hayatın, hastalık gelmeden önce sağlığın, meşguliyet gelmeden önce boş zamanın, ihtiyarlık gelmeden önce gençliğin, fakirlik gelmeden önce zenginliğin” Yukarıda yapmış olduğumuz izahatın ışığında vaazımızı iki başlık altında sürdüreceğiz. Birincisi, sağlığı korumanın yollarından olan temizlik, dengeli beslenme, sağlığa zararlı şeylerden kaçınma ve bulaşıcı hastalıklardan uzak durma. İkincisi ise, hastalıklara tedavi olma, beden ve ruh sağlığımızı koruma hekimliğin ve duanın önemi. Kur'an - Allahın Hadisi 16. NAHL Suresi , Mekke'de Nazil Olan Bu Sure 128 Ayetten Oluşmaktadır. 1 Allah’ın emri gelmiştir, artık onun acele gelmesini istemenize gerek yok.1 Allah onların koştukları bütün şirklerden münezzehtir ve çok yücedir.2 99/24 - 11/101 - 16/33 - 40/78 - 26/78 - 6/100 - 9/31 - 16/3 - 30/40 - 59/23 2 O, “Benden başka ilah yok, yalnızca ben varım. Öyleyse sadece benden sakının!” emriyle insanları uyarmaları için kullarından dilediğine, katından melekleri vahiyle indirendir. 2/97 - 26/192»26/194 - 40/15 - 42/51 3 Zira O, gökleri ve yeri gerçek bir amaç için yaratmıştır. Allah, onların koştukları bütün şirk unsurlarından çok yücedir. 11/7 - 21/16 - 38/27 - 45/22 - 46/3 - 67/2 4 O, insanı bir damla sudan/spermden yarattı.1 Buna rağmen insan, Allah’a apaçık bir düşman oluverdi.2 121/30 - 24/45 - 22/5 - 77/20»77/23 - 80/17»80/23 - 236/77»36/79 5 Evcil hayvanları da o yarattı. Onlardan giysiler yapar, daha birçok yararları yanında bir de yiyecek elde edersiniz. 6/142»6/144 - 16/66 - 26/133 - 36/71 - 39/6 6 Ve onlarda, sabah yaylıma salarken akşam da otlaktan gelirken, sizin için apayrı bir güzellik vardır. 3/14 7 Ancak zor bela ulaşabileceğiniz uzak yerlere yüklerinizi onlar taşır. Hiç şüphe yok ki Rabbiniz çok şefkatli ve çok merhametlidir. 43/12»43/13 8 O; atları, katırları ve merkepleri hem binmeniz hem de hayatınıza renk katması için yarattı. Ve O, daha sizin bilmediğiniz neler yaratacaktır. 36/41»36/42 - 43/12»43/13 9 Doğru yolu göstermek Allah’a aittir isteyen kimse Allah’ın gösterdiği yola girer 1 ama saptırıcı başka yollar da vardır. Eğer Allah isteseydi, hepinizi doğru yola iletirdi.2 12/120 - 3/72»3/73 - 10/35 - 28/50 - 92/12 - 26/148 - 10/99 - 28/56 10 O’dur, gökten size su indiren. Onunla hem içme suyu temin eder hem de onunla, hayvanlarınızı otlattığınız bitkileri ve ağaçları yetiştirirsiniz. 2/21»2/22 - 13/4 - 14/32 - 15/22 - 16/65 - 20/53 - 25/48»25/49 11 Allah, o su ile sizin için ekinler, zeytin ve hurma ağaçları, üzüm ve türlü türlü meyveler yetiştirir. İşte bunda düşünen bir toplum için deliller vardır. 7/57 - 27/60 - 35/9 - 50/9»50/11 12 O, geceyi ve gündüzü, sizin istifadenize sunmuştur. Güneş, ay ve yıldızlarda onun emriyle sizin istifadenize sunulmuştur. İşte bunda da aklını kullanan bir toplum için nice deliller vardır. 10/67 - 14/33 - 17/12 - 28/71»28/73 - 30/23 - 40/61 13 O, yeryüzünde sizin için rengârenk nimetler var etmiştir. İşte bunda düşünüp ibret alan bir toplum için bir delil vardır. 13/3»13/4 - 31/10»31/11 - 39/21 14 Ve yine O, yemeniz için taze et ve takınıp kuşanacağınız mücevheratı ondan çıkarasınız diye denizi sizin istifadenize sunmuştur. Allah’ın lütfundan payınıza düşeni arayasınız diye, denizlerde gemilerin akıp gittiğini görürsün. Umulur ki bütün bu nimetlerin hakkını verirsiniz. 5/96 - 35/12 - 55/19»55/22 15 Ve yine O, sarsılmayasınız diye yeryüzüne ağırlık koymuş ve yolunuzu bulasınız diye de nehirler ve yollar yerleştirmiştir. 21/31 - 31/10 - 78/7 16 Ve daha nice alametler... Nitekim insanlar yıldızlarla yollarını bulurlar. 6/97 - 7/54 - 25/61 - 27/63 17 Siz hiç düşünmez misiniz, bütün bunları yaratanla hiçbir şey yaratamayan bir olur mu? 7/191 - 16/20 - 22/73 - 25/3 - 31/11 - 35/40 - 46/4 18 Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız, onları asla sayamazsınız.1 Şüphesiz ki Allah, yine de eşsiz bir bağışlayıcı ve sonsuz rahmet kaynağıdır.2 16/46 - 23/18»23/22 - 14/32»14/34 - 215/49 - 25/70»25/71 - 39/53 19 Ve Allah, gizlediklerinizi de açığa vurduklarınızı da bilir. 2/77 - 3/167 - 5/61 - 9/78 - 13/9»13/10 - 14/38 - 16/23 20 Oysa onların, Allah ile aralarına koyup dua ile yalvardıkları herhangi bir şeyi yaratmak şöyle dursun, onlar kendileri yaratılmışlardır. 2/164»2/165 - 10/34 - 35/3 - 35/40 - 46/4»46/6 21 Onlar; ölüdürler, canlı değil. Üstelik ne zaman diriltileceklerini de bilemezler. 10/28»10/29 - 16/86 - 40/73»40/74 - 46/5»46/6 22 Sizin ilahınız tek bir ilahtır. Fakat ahirete inanmayanların kalpleri, büyüklük taslamalarından dolayı bu gerçeği inkâr etmektedir. 2/163 - 2/255 - 16/51 - 3/18 - 11/14 23 Hiç şüphe yok ki Allah, onların kalplerinde gizlediklerini de, açığa vurduklarını da bilmektedir.1 Zira O, büyüklük taslayanları hiç sevmez.2 12/77 - 3/167 - 5/61 - 9/78 - 13/9»13/10 - 14/38 - 16/19 - 24/36 24 Ve onlara, “Rabbiniz ne indirdi?” diye sorulduğunda “Eskilerin masallarını” derler. 6/25 - 8/31 - 23/82»23/83 - 25/4»25/5 25 Böylece onlar, kıyamet günü kendi günahlarını tastamam yüklendikleri gibi, bilgisizlikleri sebebiyle saptırdıklarının günahlarını da kısmen yüklenmiş olurlar. Ne berbat bir yüktür o yüklendikleri. 4/85 - 29/11»29/13 26 Onlardan öncekiler de tuzaklar kurmuşlardı. Fakat Allah, onların kurdukları o bina gibi sapasağlam tuzakları; ta temelinden çökertmiş ve çatısını da başlarına geçirmişti ve nereden geldiğini anlayamadan azap onları yakalayıvermişti. 10/13 - 14/13»14/14 - 22/45 - 30/9 - 30/42 - 41/15»41/16 27 Sonra da kıyamet günü Allah onları aşağılayarak şöyle der “Hani nerede, uğrunda mücadele ettiğiniz, şirk koştuğunuz ortaklarım?” Hakikat bilgisine ulaşanlar “Bugün, rezillik ve azap gerçeği örtbas eden bu kâfirler için kaçınılmazdır!” derler. 6/22»6/23 - 7/37 - 26/92»26/93 - 28/62»28/64 - 40/73 28 Onlar şirke gömülmüş bir halde melekler canlarını alırken, teslim olmuş bir vaziyette şöyle derler “Biz herhangi bir kötülük yapmamıştık!” Melekler “Neler yaptığınızı Allah çok iyi biliyor!” 4/97 - 7/37 - 8/50»8/51 - 23/99»23/108 - 47/27 29 Haydi içinde kalacağınız cehennem kapılarından girin bakalım. Büyüklük taslayanların barınağı ne kötüdür! 7/40 - 14/17 - 35/37 - 40/47»40/50 - 43/74»43/78 30 Allah’a karşı gelmekten sakınanlara; “Rabbiniz size ne indirdi?” denildiğinde, “İyilik ve güzellik!” diye karşılık verirler. İyi ve güzel davrananlara bu dünya da güzellik vardır, hele ahiret yurdu daha da hayırlıdır. Sakınıp korunanların yurdu ne güzeldir. 2/201 - 13/29 - 16/97 - 40/51 - 41/30»41/33 31 O yurtlar, tabanından ırmakların çağladığı Adn cennetleridir ki, onlar oraya girecekler ve orada diledikleri her şey onların olacak. Sakınıp korunanları Allah böyle ödüllendirir. 3/15 - 3/133 - 4/57 - 9/20»9/22 - 18/31 - 47/15 32 Melekler onların canlarını güzel bir şekilde incitmeden alacaklar ve onlara “Selamün Aleyküm, ne mutlu size yaptıklarınızın karşılığı olarak girin cennete!” diyecekler. 41/30»41/33 - 79/40»79/41 33 Şimdi onlar meleklerin gelmesini veya Rabbinin azap emrinin gelmesini mi bekliyorlar? İşte onlardan öncekiler de aynen böyle davranmışlardı. Oysa Allah, onlara haksızlık yapmıyordu ama onlar kendilerine zulmedip yazık ediyorlardı. 9/24 - 11/101 - 16/1 - 40/78 - 6/78 - 6/100 - 9/31 - 16/3 - 30/40 - 59/23 34 Nihayet yaptıkları kötülüklerin, kötü sonucu başlarına geldi ve hafife alıp alay edip durdukları o şey kendilerini çepeçevre kuşatıverdi. 7/70 - 10/50»10/51 - 11/32 - 21/38 - 36/48 - 46/22 35 Allah’a ait nitelikleri başkalarına yakıştırarak şirk koşanlar “Allah dilemiş olsaydı ne biz ne de atalarımız, Allah’tan başka hiçbir şeye kulluk etmez, onun dışında birisinin sözüyle hiçbir şeyi haram kılmazdık.” derler. Onlardan öncekiler de aynen böyle söylediler. Oysa elçilerin vahyi apaçık bir şekilde tebliğ etmekten başka ne görevi var? 6/148»6/150 - 7/28»7/29 36 Andolsun ki biz, “Sadece Allah’a kulluk edin ve O’nun yolundan saptıran şer güçlerden uzak durun!” emrini bildirmesi için her topluma bir elçi gönderdik. Onlardan kimi Allah’ın gösterdiği yola uydu, kimi de sapıklık damgasını hak etti. Yeryüzünü dolaşın da, hakikat karşında yalana sarılanların sonu nasılmış bir görün. 7/59 - 7/65 - 7/73 - [ayet]7/-85[/ayet] - 21/25 - 35/24 - 39/71 - 67/6»67/11 37 Sen, onların doğru yola girmelerini ne kadar çok istersen iste şu bir gerçek ki; Allah sapıklığı tercih edeni doğru yola yöneltmez ve bunların yardımcısı da olmayacaktır. 4/88 - 7/186 - 13/33 - 30/29 - 39/23 38 Bir de onlar “Allah, ölen bir kimseyi asla diriltemeyecek” diye Allah’ın adına var güçleriyle yemin ediyorlar. Hayır, bu Allah’ın gerçekleştirmeyi kendine borç bildiği bir vaadidir. Fakat insanların çoğu bu gerçeği bilmiyorlar. 2/28 - 2/259 - 6/29»6/30 - 17/49»17/51 - 30/19 - 30/50 39 Evet bu diriltme, hakkında ihtilaf ettikleri konuları beyan etmek ve kâfirlerin de birer yalancı olduklarını açığa çıkarmak içindir. 2/213 - 3/55 - 10/93 - 16/92 - 16/124 - 39/3 40 Zira biz, bir şeyin olmasını istediğimiz zaman ona “Ol” deriz ve hemen oluş sürecine girer. 2/117 - 3/47 - 19/35 - 36/82 - 40/68 41 Beri taraftan, zulme ve işkenceye uğradıktan sonra Allah yolunda yurtlarını terk edip göç edenlere gelince; onları dünya hayatında güzel bir yurt ve imkâna kavuşturacağız. Ahiret ödülü ise, o çok daha büyük olacaktır. İnanmayanlar keşke bunu anlayabilseler. 2/218 - 3/195 - 4/97 - 4/100 - 9/20 - 16/110 42 Bunlar, davalarında direnip sabredenler ve sadece Rabblerine dayanıp güvenenlerdir. 3/122 - 3/159»3/160 - 4/81 - 5/11 - 11/88 - 39/38 43 Senden önce kendilerine vahyederek elçi olarak gönderdiklerimiz de senin gibi adamlardan başkası değildi. Eğer bilmiyorsanız önceki vahiylerin mensuplarına sorun. 12/109 - 21/7 - 39/71 44 Onları hakikatin apaçık belgeleri ve kitaplarla gönderdik. İnsanlara, kendilerine indirileni beyan edesin diye sana da bu Kuran’ı indirdik. Bunu belki derinlemesine düşünürler. 5/67 - 9/70 - 11/57 - 13/40 - 29/18 - 35/25 45 Şimdi sana çirkin tuzaklar planlayanların, Allah’ın kendilerini yerin dibine geçirmeyeceğinden yahut hiç ummadıkları bir yerden azabın tepelerine binmeyeceğinden yana bir garantileri mi var? 7/85»7/91 - 8/30 - 14/46 - 27/45»27/52 46 Yahut gündelik işlerin peşinde dolaşırlarken asla kaçamayacakları bir azabın kendilerini yakalayıvermeyeceğinden yana bir garantileri mi var? 7/4 - 7/97»7/98 - 15/61»15/84 - 29/40 - 46/21»46/25 47 Veyahut içlerine salınan bir korkuyla, yok oluşa sürüklenmeyeceklerinden yana bir garantileri mi var? Şüphe yok ki Rabbiniz, yine de çok şefkatli ve çok merhametlidir. 3/11 - 6/44 - 12/107 - 69/10 48 Şimdi onlar, Allah’ın yarattığı şeylerin gölgelerinin bir yasayla sağa ve sola dönerek, derin bir tevazu ile Allah’a secde ederek boyun eğdiklerini görmüyorlar mı? 7/54 - 13/13»13/15 - 16/49 - 17/44 - 22/18 - 24/41 - 55/6 49 Zira göklerde ve yerde bulunan tüm canlılar ve melekler hiç büyüklenmeden Allah’a secde ederler/yasaya boyun eğerler. 7/54 - 13/13»13/15 - 16/48 - 17/44 - 22/18 - 24/41 - 55/6 50 Çünkü onlar üstlerinde egemen olan Rabblerinden korkarlar ve verilen emirleri aynen uygularlar. 21/19»21/29 51 Allah buyurdu ki “İki ilah edinmeyin. Çünkü O, ancak tek bir ilahtır. Öyleyse sadece benden korkun!” 2/133 - 2/163 - 2/255 - 3/2 - 3/18 - 11/61 52 Zira göklerde ve yerde bulunan her şey Allah’ındır. Din ve kural koymak da sadece O’nun hakkıdır. Şimdi siz Allah’tan başkasından mı çekiniyorsunuz? 7/54 - 10/59»10/60 - 11/18»11/19 - 18/26 - 42/21»42/22 53 İyi bilin ki, sahip olduğunuz nimetlerin hepsi Allah’tandır. Sonra size bir sıkıntı dokunduğu zaman da sadece O’na yalvarırsınız. 6/17 - 6/63»6/64 - 10/21»10/23 - 17/67 - 29/65»29/66 - 31/32 54 Ardından başınıza gelen sıkıntıdan sizi kurtarınca, içinizden bir grup Rabblerine şirk koşmaya başlarlar. 6/40»6/41 - 7/189»7/190 - 41/49»41/51 55 Böylece verdiklerimize nankörlük etmiş olurlar. Bir süre daha nimetlerin keyfini sürün bakalım, nasıl olsa bir gün gerçeği öğreneceksiniz! 2/267 - 16/5»16/17 - 11/9»11/10 - 18/32»18/43 - 28/76»28/78 56 Üstelik onlara verdiğimiz rızıktan, ne işe yaradıklarını bilmedikleri varlıklara pay ayırıyorlar. Allah’a andolsun ki sizden, uydurmakta olduklarınızın hesabı mutlaka sorulacaktır. 6/136»6/140 - 10/59 - 11/18»11/19 - 16/116 57 Bir de kızları Allah’a isnat ediyorlar. Hâşâ, olacak şey mi bu? Çok istedikleri erkek çocukları da kendilerine. 16/58»16/59 - 17/40 - 19/88»19/93 - 37/149 - 43/15»43/19 - 52/39 - 53/21»53/23 58 Oysa onlardan birine bir kız çocuğu müjdelendiği zaman, öfkeden suratı kapkara kesilir. 16/57 - 16/59 - 17/40 - 19/88»19/93 - 37/149 - 43/15»43/19 - 52/39 - 53/21»53/23 59 Ve kendisine verilen bu kötü haberden dolayı halkın içine çıkamaz. Şimdi bu utançla çocuğu tutmalı mı, yoksa onu diri diri toprağa mı gömmeli? Dikkat edin ne iğrenç bir hüküm veriyorlar! 16/57»16/58 - 17/40 - 19/88»19/93 - 37/149 - 43/15»43/19 - 52/39 - 53/21»53/23 60 Böylesine çirkin niteliklerin tamamı ahirete inanmayanlara aittir. Allah ise en yüce sıfatların sahibidir. Çünkü O her işinde mükemmel ve her kararı doğru olandır. 6/29 - 13/5 - 16/38 - 17/49»17/52 - 17/98 - 23/34»23/37 61 Eğer Allah, insanları yaptıkları zulümler sebebiyle hemen cezalandırsaydı, yeryüzünde yaşayan hiçbir canlı bırakmazdı. Ne var ki Allah, onları belirlenmiş bir süreye kadar erteler. Onların süreleri dolunca artık ne bir an geciktirebilirler ne de öne çekebilirler. 18/58 - 29/53»29/54 - 35/37 - 35/45 - 42/14 62 Onlar hem hoşlanmadıklarını Allah’a layık görürler, hem de ahirette en güzel akıbetin kendilerini beklediği yalanını dillerine dolarlar. Hiç kuşku yok ki ateş onlar içindir ve onlar haddi aşanlardır. 18/36 - 16/57»16/59 - 17/40 - 19/88»19/93 - 37/149 - 43/15»43/19 - 52/39 - 53/21»53/23 63 Allah şahittir ki, senden önceki ümmetlere de elçiler göndermiştik. Fakat şeytan onlara yaptıkları kötülükleri güzel göstermişti. Bugün de O, hâlâ onların velisidir ve onları da can yakıcı bir azap beklemektedir. 6/42»6/43 - 27/23»27/24 - 29/38 - 40/36»40/37 - 47/14 64 Biz sana bu kitabı/Kuran’ı, yalnızca hakkında anlaşmazlığa düştükleri konuların çözümünü onlara beyan etmen ve inanıp güvenen bir topluma bir rehber ve rahmet olsun diye indirdik. 2/213 - 5/48»5/49 - 42/10 - 42/13»42/14 - 98/1»98/8 65 Allah’tır gökten su indirerek onunla ölümünden sonra toprağa hayat veren. Hiç şüphe yok ki, hakikate kulak veren bir toplum için bunda bir ibret vardır. 2/21»2/22 - 13/4 - 14/32 - 15/22 - 16/10 - 20/53 - 25/48»25/49 66 Sizin için sağmal hayvanlarda da bir ibret vardır. Nitekim size, onların karınlarındaki besin artıklarıyla kan arasından süzülüp gelen ve içenlerin boğazından yağ gibi akıp geçen tertemiz halis bir süt içiriyoruz. 6/142»6/144 - 16/5 - 26/133 - 36/71 - 39/6 67 Hurma ağaçlarının ve üzüm bağlarının ürünlerinden hem sarhoşluk verici/aklı örten içecekler hem de güzel yiyecekler elde ediyorsunuz. İşte bunda da aklını kullanan bir toplum için bir ibret vardır. 2/168 - 5/88»5/93 68 Rabbin bal arısına şöyle vahyetti “Dağlarda, ağaçlarda ve insanların yaptıkları çardaklarda kendine yuvalar yap!” 69 “Sonra da her türlü meyveden ye ve Rabbinin sana öğrettiği yol güzergâhına uyarak git!” Bu arıların karınlarının içinde, insanlar için şifa olan rengârenk bir içecek çıkar. İşte bunda da derinlemesine düşünen bir toplum için bir ibret vardır. 2/164 - 16/13»16/16 - 26/7»26/8 70 Sizi yaratan sonra da sizi öldürecek olan Allah’tır. İçinizden kimilerinin ne söylediğini ve ne yaptığını bilemez hale geleceği, ömrünün en düşkün çağına kadar yaşatır. Şüphesiz ki Allah, her şeyi bilen ve her şeye gücü yetendir. 22/5 - 30/54 - 36/68 71 Allah, rızık konusunda kiminizi kiminizden farklı kılmıştır. Oysa kendisine zenginlik verilen kimseler, sahip olduğu malları ellerinin altında bulunanlarla paylaşmaya ve böylece onlarla eşit seviye ye gelmeye yanaşmıyorlar da şimdi onlar bile bile Allah’ın nimetini paylaşmıyorlar? 2/267 - 3/92 - 6/165 - 43/32 - 76/8 72 Allah, kendi cinsinizden sizin için eşler var etmiş. Eşlerinizden de çocuklar ve torunlar meydana getirmiş; size temiz ve hoş yiyecekler bahşetmiştir. Şimdi onlar anlamsız ve boş şeylere inanıp, Allah’ın bunca nimetine mi nankörlük ediyorlar? 4/1 - 7/189 - 30/21 - 35/11 - 39/6 - 42/11 73 Ve nasıl oluyor da Allah’tan başka, kendilerine ne göklerden ne de yerden herhangi bir rızık verme imkânı olmayan ve hiçbir şeye gücü yetmeyenlere kulluk ediyorlar. 2/21»2/22 - 10/18 - 16/35»16/36 74 Bir de kalkıp kulluk ettiklerinizle Allah arasında benzetmeler yapıp durmayın. Zira bu benzetmelerin nereye vardığını Allah biliyor fakat siz bilmiyorsunuz. 2/77 - 4/81 - 5/116 - 6/59 - 10/61 75 Bakın Allah, size şöyle bir misal veriyor Başkasının boyunduruğu altında olan ve hiçbir şeye gücü yetmeyen biri ile kendisine bolca rızık verdiğimiz ve ondan gizli veya açık dilediği gibi harcayan biri eşit olur mu? Övgülerin tümü her nimeti veren Allah’a aittir fakat insanların çoğu bunu bilmiyorlar. 6/99 - 9/60 - 13/3»13/5 - 30/39 - 34/39 76 Allah, şu iki adamı da örnek olarak veriyor Birisi dilsiz, hiçbir şeye gücü yetmeyen ve üstelik sahibine de yük; sahibi onu hangi işe gönderse bir şey beceremez. Bununla, hak ve adaleti emreden ve dosdoğru bir yolda olan kimse eşit olur mu? 7/159 - 7/181 - 16/90 - 30/28 - 39/29 77 Göklerin ve yerin idraki aşan gerçeklerini bilmek Allah’a aittir. O saat bu dünyanın bozulma hadisesi göz açıp kapayıncaya veya ondan daha kısa bir zaman da gerçekleşecektir. Zira Allah her şeye bir ölçü koyandır. 17/51 - 22/1 - 33/63 - 42/17 - 54/50 - 70/5»70/9 78 Sizi analarınızın karnından hiçbir şey bilmez bir halde çıkaran ve belki hakkını verip şükredesiniz diye size duyma, işitme, görme ve düşünme kabiliyeti veren Allah’tır. 7/179 - 23/78 - 27/73 - 46/26 - 67/23 79 Peki onlar göğün boşluğunda Allah’ın koyduğu yasalar çerçevesinde kuşların nasıl uçtuğunu görmüyorlar mı? Onları gökte tutan Allah’tan başkası değildir. İşte bunda mümin bir toplum için nice deliller vardır. 13/15 - 16/48»16/49 - 17/44 - 67/19 80 Size huzur içinde oturacağınız evler yapma, hayvanların derilerinden gerek konup göçerken gerekse yerleşme sırasında kolayca taşıyıp kurabileceğiniz çadırlar yapma imkân ve kabiliyeti lütfeden Allah’tır. Onların yünlerinden, kürklerinden ve kıllarından kısa veya uzun süreli kullanacağınız ev eşyası ve ticaret malları üretme yeteneği veren de Allah’tır. 6/142»6/144 - 16/5 - 16/66 - 26/133 - 36/71 - 39/6 81 Yine yarattığı şeylerden sizin için gölgelikler kılan, dağlarda sığınacağınız mağaralar meydana getiren ve sizi sıcaktan koruyacak giysiler ve savaşta koruyacak zırhlar yapma imkân ve yeteneği bahşeden Allah’tır. İşte böylece Allah size nimetlerini tastamam sunmaktadır. Umulur ki O’na tam manasıyla teslim olursunuz. 2/29 - 15/20 - 20/53 - 43/12»43/15 82 Bunlara rağmen yine de yüz çevirecek olurlarsa, unutma ki sana düşen sadece apaçık bir tebliğdir. 3/20 - 5/92 - 5/99 - 13/40 - 16/35 - 24/54 83 Zira onlar Allah’ın nimetini pekâlâ tanıyorlar sonra kalkıp inkâr ediyorlar. Onların çoğu nimetlere karşı nankörler. 11/9 - 14/28 - 14/34 - 16/52»16/55 - 16/112 - 30/34 84 Gün gelecek biz her toplumdan bir şahit çıkaracağız. İşte o zaman kâfirlerin özür beyan etmelerine izin verilmeyecek 1 ve geri dönüş istekleri de kabul edilmeyecektir.2 16/26»6/28 - 45/34»45/35 - 27/53 - 14/44 - 16/89 - 23/99»23/108 - 33/45»33/46 - 39/69 - 42/44 - 63/10»63/11 85 Kendilerine yazık edenler azabı gördükleri zaman, ne azapları hafifletilecek ne de yüzlerine bakılacak. 5/37 - 22/22 - 32/20 - 40/47»40/50 - 43/74»43/77 86 Allah’a şirk koşanlar, koştukları ortaklarını karşılarında görünce diyecekler ki; “Rabbimiz! İşte şunlardır senden önce dua ile yalvardıklarımız” berikiler de onlara laf atarak şöyle diyecekler; “Kesinlikle siz yalancısınız.” 2/166»2/167 - 6/94 - 7/53 - 10/28»10/29 - 28/62»28/64 - 46/4»46/6 87 İşte o gün onlar Allah’a teslimiyetlerini sunmuşlardır ve uydurdukları ortakları, onlardan uzaklaşıp kendilerini yüzüstü bırakacaktır. 4/97 - 23/99»23/107 - 32/12 - 40/84»40/85 88 Kendileri gerçekleri örtbas ettiği gibi başkalarını da Allah’ın yolundan alıkoyanlar var ya biz onlara, sebep oldukları toplumsal çürümeden dolayı azap üstüne azap vereceğiz. 11/18»11/19 - 14/2»14/3 - 16/25 - 47/1 89 Her topluma kendi içlerinden onların aleyhine bir şahit getirdiğimiz gün, seni de şunların aleyhine şahit olarak getireceğiz!1 Çünkü sana her şeyi açıklayan ve gönülden Müslüman olanlar için bir yol gösterici, bir rahmet ve müjde olan bu kitabı/Kuran’ı indirdik.2 14/41 - 39/69 - 210/57 - 12/111 - 14/1 - 16/64 - 17/82 90 Hiç şüphe yok ki Allah, adil olmayı,1 iyilik yapmayı 2 ve akrabaya yardım etmeyi emreder.3 Her türlü ahlaksızlığı, çirkin işleri ve haddi aşmayı da yasaklar.4 Düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.5 14/58 - 4/135 - 5/8 - 6/152 - 27/29 - 22/177 - 9/112 - 16/30 - 27/89 - 32/215 - 4/36 - 17/26 - 24/22 - 30/38 - 44/15 - 7/33 - 17/32 - 27/54 - 33/30 - 510/57 - 39/27 - 54/17 - 68/52 91 Sözleşme yaptığınız zaman, Allah’a verdiğiniz ahdi yerine getirin. Allah’ı kendinize kefil tutarak pekiştirdiğiniz yeminlerinizi sonradan bozmayın. Çünkü Allah, sizin ne yaptığınızı çok iyi biliyor. 2/177 - 5/106»5/108 - 13/20 - 23/8 - 28/27»28/28 - 70/32 - 76/7 92 Bir topluluk diğerinden daha güçlü ve nüfuzlu diye çıkar sağlamak amacıyla, ipliğini iyice eğirdikten sonra geri çevirip bozan kadın gibi yeminlerinizi kendi aranızda bir aldatmacaya dönüştürmeyin. Zira Allah, sizi yeminlerinizle sınamaktadır. Allah kıyamet günü anlaşmazlığa düştüğünüz konuları kesinlikle açıklayacaktır. 2/213 - 3/55 - 10/93 - 16/39 - 16/124 - 39/3 - 18/49 - 42/10 93 Eğer Allah isteseydi, sizi kesinlikle tek bir ümmet yapardı.1 Fakat O sapıklığı tercih edeni sapıklıkta bırakır, doğru yolu tercih edeni de doğru yoluna iletir. Zira siz, yapıp ettiklerinizden kesinlikle sorgulanacaksınız.2 15/48 - 42/8 - 23/86 - 4/88 - 4/115 - 6/35 - 7/30 - 7/146 - 13/31 - 45/23 - 47/25»47/26 94 Yeminlerinizi aranızda bir aldatma aracı olarak kullanmayın. Aksi takdirde ayağınız sağlam bir zemine basmışken kayar gider ve Allah’ın yolundan ayrılmanız sebebiyle bunun cezasını çekersiniz. Ve korkunç bir azaba mahkûm olursunuz. 2/224»2/225 - 5/89 - 16/91 95 Sakın ha Allah’a verdiğiniz ahdi basit bir dünyalığa değişmeyin. Eğer bilirseniz Allah katındaki mükâfat sizin için çok daha değerlidir. 3/77 - 3/187 - 4/155 - 5/14 - 7/169 96 Zira sizin sahip olduğunuz şeyler tükenir, fakat Allah’ın katındakiler hiç tükenmez.1 Ve biz sabredenleri, kesinlikle yaptıklarının en güzeline göre ödüllendireceğiz.2 13/14 - 4/94 - 8/67»8/68 - 9/38 - 23/77 - 3/187 - 4/155 - 5/14 - 7/169 - 3/195 - 23/109»23/111 - 29/58»29/59 - 39/10 97 İster erkek olsun ister kadın olsun her kim mümin olarak iyi ve yararlı işler yaparsa, biz ona bu dünya hayatında kesinlikle güzel bir hayat yaşatırız ve elbette onları yaptıklarının en güzeline göre ödüllendiririz. 3/195 - 4/124 - 7/170 - 21/94 - 40/40 98 Kuran okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah’a sığın. 7/200 - 23/97»23/98 - 41/36 - 113/1»113/5 99 Gerçek şu ki, iman edenler ve yalnızca Rabblerine dayanıp güvenenler üzerinde, şeytanın hiçbir yaptırım gücü yoktur. 15/39»15/42 - 17/64»17/65 - 14/22 - 59/16 100 Onun yaptırım gücü, ancak onu veli edinenler ve şirk koşanlar üzerindedir. 2/268 - 4/119»4/120 - 6/112 - 7/20»7/22 - 14/22 - 24/21 101 Biz bir mesajı, başka bir mesaj ile değiştirdiğimizde ki, Allah hangi mesajı indireceğini pek ala bilir. Onlar “Bunu sen uyduruyorsun” derler. Hayır, aslında onların çoğu vahiy gerçeğini bilmiyorlar. 2/106 - 10/15»10/16 - 11/13»11/14 - 13/38»13/39 102 De ki “Kutsal ruh onu Rabbinden, sana hem imanınızı pekiştirsin hem de Müslümanlara doğru yol haritası ve müjde olsun diye gerçek bir amaç için indirmiştir.” 8/2»8/3 - 9/21 - 10/2 - 19/97 - 33/47 - 36/10 103 Biz onların, “Bu Kuran’ı bir insan öğretiyor” dediklerini elbette biliyoruz. Oysa onların kastettikleri kimsenin dili yabancıdır. Bu Kuran ise apaçık bir Arapçadır. 6/25 - 8/31 - 16/24 - 25/4»25/5 - 46/10»46/11 104 Allah’ın ayetlerine inanmayanları, Allah asla amaçlarına ulaştırmaz ve onlar için acıklı bir azap vardır. 3/86 - 10/43 - 10/96»10/97 - 27/80»27/81 - 45/23 - [ayet]63-3[/ayet] 105 Zaten böyle bir yalanı ancak Allah’ın ayetlerine inanmayanlar uydurur. İşte onlar yalancıların ta kendileridir. 6/93 - 6/116 - 7/146 - 10/15 - 17/45»17/48 - 19/73 - 22/72 106 Kalbi iman ile dopdolu olduğu halde, zorlama ile kâfir oldum diyen kişinin durumu hariç; kim iman ettikten sonra kâfir olur ve kalbini küfre açarsa dünyada Allah’ın gazabına uğrar. Ve ahirette de onlar için korkunç bir azap vardır. 3/105»3/106 - 4/137 - 9/66 - 47/32 - 63/1 107 İşte bu azap; onların dünya hayatını ahirete tercih etmelerindendir. Hiç şüphe yok ki, Allah böyle nankör kâfirleri umduklarına ulaştırmayacaktır. 3/185 - 10/24 - 11/15»11/16 - 17/18»17/19 - 28/77 - 42/36 108 Bunlar Allah’ın mesajını kulakları ile duymak gözleri ile görmek istemeyen kimselerdir, kalplerini de mühürlemişlerdir ve işte bunlar, gaflette olanların ta kendileridir. 2/6»2/7 - 4/155 - 10/74 - 40/35 - 45/23 - 63/3 109 Hiç kuşku yok ki onlar, ahirette hepten kaybedecekler. 2/27 - 3/85 - 3/149 - 6/31 - 7/178 - 10/45 110 Öte yandan Rabbin, baskı ve zulme uğradıktan sonra yurtlarından göç eden, sonra da Allah yolunda bütün gayretini sarf eden ve her türlü sıkıntıya direnip sabreden kimseleri gözetecektir. Zira senin Rabbin bundan sonra onlara bağışlama ve merhametiyle muamele edecektir. 2/218 - 3/195 - 4/97 - 4/100 - 9/20 - 16/41 111 Gün gelecek herkes, kendi başının derdine düşecek. Zira o gün herkes, yapıp ettiklerinin karşılığını tastamam alacak ve hiçbir haksızlığa uğratılmayacaktır. 31/33 - 35/18 - 70/11»70/14 - 80/33»80/37 112 Allah, halkı güven ve refah içinde yaşayan bir şehri örnek olarak veriyor. Onlara rızıkları her bir taraftan bolca gelirken, onlar Allah’ın nimetlerine nankörlük ettiler. Bunun üzerine de Allah yaptıklarından dolayı onlara, açlık ve korku belasını tattırdı. 2/172 - 7/10 - 16/14 - 23/78 - 31/12 113 Zira onlara içlerinden bir elçi gelmişti de onu yalancılıkla suçlamışlardı. Onlar bu haksızlığı yapar dururken azap onları yakalayıverdi. 22/42»22/44 - 38/12»38/14 - 50/12»50/14 - 54/9 114 O halde siz, Allah’ın verdiği rızıkların temiz ve helal olanından yiyin. Ve eğer sadece Allah’a kulluk ediyorsanız, Allah’ın verdiği nimetlere şükredin. 2/172 - 7/10 - 14/7 - 16/14 - 23/78 - 31/12 115 Zira O, size sadece leşi, kanı, domuz etini ve Allah’tan başkası adına kesilen hayvanların etlerini haram kıldı. Fakat kim açlıktan dolayı zorda kalırsa, iştah duymadan ve sınırı aşmadan yiyebilir. Şüphesiz ki Allah, eşsiz bir bağışlayıcı ve sonsuz rahmet sahibidir. 2/173 - 5/3 - 6/119»6/145 116 Artık bundan böyle gelişi güzel, yalan yanlış konuşarak “Şu helaldir, şu haramdır” demeyin; aksi halde uydurduğunuz yalanı Allah’a iftira etmiş olursunuz. Hiç şüphe yok ki, Allah’a iftira edenler asla iflah olmazlar. 3/78 - 6/93 - 10/17 - 29/17 117 Dünyada kısa ve geçici bir haz, ahirette ise acıklı bir azap onları bekler. 2/126 - 3/14 - 6/70 - 9/55 - 9/85 - 15/3 - 46/20 - 57/20 118 Sana daha önce sözünü ettiğimiz şeyleri Yahudilere de haram kılmıştık. Biz onlara zulmetmiyorduk. Fakat onlar kendi kendilerine zulmedip yazık ediyorlardı. 3/117 - 4/97 - 7/22»7/23 - 10/44 - 11/101 119 Sonra da senin Rabbin, cahilce bir kötülük işleyen ve bunun ardından tövbe edip dönüş yapan ve durumunu düzelten kimseleri gözetecektir. Rabbin bundan sonra da eşsiz bir bağışlamayla ve rahmetle onlara muamele edecektir. 4/17»4/18 - 6/54 - 7/153 - 20/82 - 25/68»25/71 - 39/53»39/60 120 Hiç kuşku yok ki İbrahim, Allah’a yürekten bağlı; tek başına ümmet idi. Ve o asla ortak koşan müşriklerden olmadı. 2/135 - 3/95 - 4/125 - 16/123 - 22/78 - 60/4 121 O, her daim Allah’ın nimetlerine şükreden biri idi. Allah da onu seçti ve onu dosdoğru yola yöneltti. 2/124»2/135 - 6/74»6/83 122 Biz de ona bu dünyada iyilik ve güzellik vermiştik. Şüphesiz o, ahirette de iyiler arasında yerini alacaktır. 14/35»14/41 - 26/69»26/103 123 İşte bu nedenle sana da “Her türlü şirkten arınmış olan İbrahim’in inanç sistemine uy!” diye vahyettik. Zira o, asla ortak koşan müşriklerden olmadı. 37/83»37/110 - 43/26»43/30 124 Cumartesi yasağı, sadece inanç sisteminde görüş ayrılığına düşenlerin aleyhine konulmuş bir yasaktır. Hiç şüphesiz ki senin Rabbin, kıyamet günü onların anlaşmazlığa düştükleri konularda gerekli hükmü verecektir. 2/213 - 3/55 - 10/93 - 16/39 - 16/92 - 39/3 - 42/10 125 Sen hikmetle ve güzel öğüt Kuran ile Rabbinin yoluna çağır. Onlarla en güzel bir metotla mücadele et! Şüphesiz ki senin Rabbin, kendi yolundan sapanın kim olduğunu ve doğru yola yönelenlerin de kim olduğunu en iyi bilendir. 3/159 - 4/63 - 15/85 - 20/43»20/44 - 29/46 126 Eğer birine ceza verecekseniz, size yapılanın aynısıyla karşılık vermekle yetinin. Eğer sabrederseniz, bu sabredenler için çok daha iyidir. 4/149 - 5/45 - 7/199 - 23/96 - 41/34»41/35 - 42/40»42/43 127 Ve sen, sana yapılanlara karşı sabret! Bil ki sana sabır/direnme gücü veren Allah’tır. Ve onların sana yaptıklarından dolayı da sakın üzülme, hele çevirdikleri entrikalardan dolayı sakın için daralmasın. 5/67 - 8/30 - 10/109 - 30/60 - 39/10 128 Çünkü Allah, sabredip sakınan ve iyilik yapıp hoşgörülü davrananların yanındadır. 2/177 - 3/133»3/136 - 23/61 - 25/63 - 29/69 - 39/33

allahın nimetlerini saymaya kalksanız sayamazsınız